formspring.me

0 yorum
FAK Mİ VİT YOR KUESÇINS http://www.formspring.me/Aticon

formspring.me

0 yorum
FAK Mİ VİT YOR KUESÇINS http://www.formspring.me/Aticon

formspring.me

0 yorum
FAK Mİ VİT YOR KUESÇINS http://www.formspring.me/Aticon

Hangimiz deliyiz?!

0 yorum

Evet 10 ay aradan sonra bloğuma geri dönüş yaptım ve geri dönüş yapma sebebim toplumun içinden olmayan,olamayan bir insan.Bu arada 10 ay içinde çok değişiklikler oldu hayatımda güzel anlamda..Neyse.. Biz konumuza dönelim..

Geçenlerde akşam saatleri Kadıköy'deyim. Sahilde bir kadın gördüm rahatlıkla dans eden.. Önce dileniyor ya da para topluyor sandım ama önünde paraların atıldığı bir kova ya da kutu tarzında bir araç yoktu. Kahverengi tadında kıyafet giymiş,üzerine de beyaz kumaşlar bağlamış,ellerinde 2 adet zil ile dans ediyordu.Gördüğüm anda izledim,güldüm hafiften fakat dikkatimi çeken tuhaf bir şey vardı lakin daha önce de böyle sebepsizce dans eden insanlar görmüştüm ama bunda garip bir şey hissettim.. Bakışları.. Evet evet bakışları.. Gözlerde bir gizemlilik,ortadoğu havası hakimdi ve dolayısı ile bundan etkilendim. Olduğum yerde dolanarak yüz ifadesini inceledim,izledim.. Sanki başka bir dünya'da gibiydi.. Vücudu burada.. Ruhu güzel bir yerde.. Biz insan(?!)lar olarak böylelerine ''kafayı üşütmüş'' , ''deli'' gibi tanımlar takarız fakat belki de deli olan bizizdir hiç aklımıza geldi mi? Yoksa algılarımız yetmiyor mu? İnsanın bir bütün olarak var olduğu gezegende birbirimizi katlediyoruz... Yargılıyoruz..Gülmeyi o kadar unutmuşuz ki hayatı olduğu gibi neşe ile yaşayan insanları yadırgıyoruz.. Kendimiz gibi olamayanları gördüğümüz anda saldırı içgüdümüz harekete geçiyor ve en tuhaf olan ne biliyor musunuz? BİZ BUNLARIN FARKINDA BİLE DEĞİLİZ.! DÜŞÜNMÜYORUZ! Olmuşuz oyuncak,robot,kukla.. Oynatılıyoruz.. Aşağılık ve pislik ruhların bedene bürünmüşleri tarafından!
Belki de bizim bu ''deli'' diye tanımladığımız insanlar daha sağlıklıdır ne dersiniz?! Sonuçta insan yargılamıyor,kimseyi katletmiyor aksine neşe ile kendi hayatını yaşıyor.. Kimseye zarar vermeden..Bence böyle insanların sisteme ve bizlere teşekkür etmesi lazım onlara aslında ne MAL ve düşük düzeyde bir yaşam formu sunup,bunun farkına varmalarını sağladığımız için.. Pislik içinde şuursuzca dans ediyoruz ve kendi benliğinin farkında olanları taşlıyoruz.. Üzücü...

Hijyen anlayışınızı sikiyim..

0 yorum
Düşünüyorum da biz ne güzel öğrencilik zamanı yaşadık ilkokulda :).. Masumduk,tek derdimiz kar yağsa da okul tatil olsaydıydı.Kahkahalar,trencilik oyunları,ele cetvel yemeler. :) güzel ve özel günlerdi kısaca.Okul çıkışları yandaki sabit pazara giderdik,bahçede masumca oyunlar oynardık..O eski sıra kokusunu,bahçedeki oyunları,cetvel yediğimizde bozulan o tatlı moralleri özlemiyorum değil.. Okul bizim arka sokakta..Şimdi yenilendi..Yıkılıp tamamen başka bir okul olarak inşa edildi yeniden.Yıllarca her o okulun yanından geçişimde ''Hey gidi'' diye iç çeker geçerdim ama artık KÜFREDEREK geçiyorum.!!

Günümüzün yeni modalarından biri satılmak,özelleştirilmek.Bizim eski okulda bunlardan biri işte.Referandum günü oyumuzu o okulda verirken okulun ne kadar değiştiğine şahit oldum.Yepyeni sıralar,kapılar,dijital sistemler.Eski günlerimi anmak için hiç bir araç yoktu içeride.Tamamen duygusuz,tuhaf...

Neyse geçen eve doğru yürüyorum ve okulun yanından geçtim her döndüğümde olduğu gibi.. Giriş kapısında dijital bir yazı ;

''Okulumuz hijyen olarak daima bakımlı tutulmaktadır.''

Senin hijyenini yerim ben.. Biz o okulu okurken eski sıra kokuları ile okuduk,yere düşen silgilerimizle okuduk,o ellerimizle oyunlar oynadık,paylaşımı tattık,sapasağlam da ayaktayız,hangi hijyenden bahsediyorsun?! Sizin beyinleriniz pislenmiş önce o konuda hijyene ihtiyacınız var zannımca.

Bir çok kurum gibi okulu da sattınız,kafaların içini zehirlemek için çabalıyorsunuz sonra çokta ilgililermiş gibi hizmette tam destek! desteğinizi de sikiyim,hijyen anlayışınızı da,size köpek gibi boyun eğen halkı da!

Umarım şu an okuyan çocuklar geleceğimize sahip çıkarlar. (Her ne kadar umudum olmasa da)

Belki de öldüm.

3 yorum


Şu an Mira - Son Melodi dinliyorum. Uzun süredir bir türk parçası beni böyle sarmamıştı ve şarkı çok bunalımlı be!

Bu yazıyı yazmamda da bu şarkının etkisi büyük.Öyle yani kısaca. Çok garip bir dönemden geçiyorum. Hiç bir şeyin net olmadığı,belirsizliklerle dolu bir dönem.Sistemin beni bloke etmeye çalışması ve direnişlerim.

Hadi bakalım nasıl bir dönem imiş bu?

1.Boşluk kaynaklı olsa gerek en küçük şeyden bunalım yapar oldum. Mutluluğu hissedemiyorum.Hayat başlı başına tatsız geliyor. Çekip,yok olmak istiyorum fakat yapamıyorum.

2.Yapmam gereken kafamda onca plan varken yapamamak beni deli ediyor.Sanki 4 duvar bir odada hapsolmuşum gibi.Özgüven sorunumu çözmem gerek yoksa kafayı yiyebilirim evet.

3.En yakın arkadaşlarımdan birinin ailesinin baskısı onu sıkıyor ve bir kalıba sokmaya çalışıyor.

4.Hayatımdan gereksiz,dar görüşlü,bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan insanlar çıkmaya başladı olaylar vasıtası ile. Bak bu kısmı güzel işte.

5.Hiç bir şeyden en ufak dahi tat alamıyorum.Gülüyorum ediyorum belki ama cidden içim pek mutlu sayılmaz. İnsanların sahteliği,şehrin kaosu,gerginlikler beni olmadığım biri haline getirmeye çalışıyor ve ben buna direniyorum,direndikçe de bitkin düşüyor,çığlık atmak istiyorum deli gibi.

6.Doğal yaşama ihtiyacım var. Sistem bizi betonlar arasına sıkıştırmış ve oyuncak gibi oynatılıyoruz oysa doğamızda yok ki bu sahtelik.

Yaşıyorum gibi gelebilir ama belki de öldüm ben evet.

Photo

Delilik bu olsa gerek...

0 yorum

Tam 3 gündür evdeyim.Yetiştirmem gereken bir iş var. Pazartesiye teslim etmeyi planlıyorum. İlk gün fazla olmasa da,2. ve özellikle bugün yani 3.gün evde kalmaktan kafayı yeme noktasına geldim. İşe biraz ara verdim. Kafamda fotoğrafa tekrar başlama fikri var. Ekim 2009'dan bu yana arada çekim yapsam da eskisi kadar düzgün çekime çıkmıyorum. Kafamda onca fikir varken uygulamaya geçemiyorum ve bu his beni DELİ ediyor! Ama artık kararım karar. Bu haftasonundan itibaren tekrar harekete geçeceğim.

Neyse bu akşam sıkıntım kendini üreticiliğe bıraktı. Defter aldım elime ve kafamdaki tüm kompozsiyonları çizmeye başladım. Odamda bu sıcakta pencere kapalı,kapı da kapalı.Neden bilmiyorum ama açasım da yok ikisini. Deftere çizim yaparken açtım kasan bilgisayardaki müzikleri. Harfler sıraladım tek tek ve onların şeklinden kompozisyonlar yarattım kendi kendime,sevindim. Sonra müzik eşliğinde kalktım, deliler gibi dans ettim,hayaller kurdum,zıpladım,çığlıklar attım. Odanın dağınıklığı,bilgisayar masasının üzerindeki gereksiz kalabalık,içerideki nem,pasaklı saçlarım,yerlerdeki kabloların dağınıklığı,perdenin düzensizliği,kasan ve bol virüslü bilgisayarım,dağınık dolabım eşlik etti bana.

Düşündüm de.. İnsan yalnız kaldığında ve sıkıntıdan delirdiğinde daha yaratıcı ve üretici oluyor. Biz sanırım birbirimizin enerjilerini emiyoruz sürekli biz bizeyken.

Kısacası neymiş , Yaratıcılık delilikten doğarmış.

O zaman pilot kalemin kapağı ile kulağa şapka takarak,tango eşliğinde oyunumuza devam ediyoruz!

içelim madam!

Photo
Copyright © Kozmik Panda - Blogger Theme by BloggerThemes